12 Ocak 2015 Pazartesi

Ali'nin gerdek gecesi muhteşem geçti!

Edebiyatçı-Yazar D. Ali Taşçı, 'evlilikte denklik' konusunu ele aldığı "Ali'nin gerdek gecesi muhteşem geçti" başlıklı yazısında gençlere ve ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.

 

Ali, edebiyat fakültesini bitirir bitirmez köyüne döner ve anasının elini öper; ana oğul kucaklaşırlar, hasret giderirler.
Ana, yılların özlemini giderebilmek adına, oğluna en güzel yemekleri hazırlar ve onu sofraya oturtur. Ali yemek yerken, annesi onu seyreder ve mutluluk denizlerine dalıp çıkar. Gözleri yaşlı, içi kıpır kıpırdır. Oğluna bakar bakar inanamaz; kerata büyümüş de üniversiteyi bitirmiştir.
Ne var ki, Ali üniversitede okurken, tek evladının mürüvvetini görebilmenin hayaliyle yaşar, anası. Yetim büyüttüğü oğlunu bir an evvel evlendirmek ve torunlara karışmak en tatlı rüyasıdır ve bu rüyanın çabucak gerçekleşmesi en büyük dileğidir.

Ali!..
Buyur anne!
Ali, yavrum; biliyor musun koskocaman adam oldun. Ben hep bugünü bekleyip durdum. Oğlum ne zaman üniversiteyi bitirecek ve onu baş-göz edeceğim diye yanıp tutuştum! Aha şimdi yanımdasın ve tam da evlenecek çağdasın. Şu bizim komşu Ahmet Ağanın kızı Zeynep büyüyüp serpilmiş. Hemi de bir güzellik var ki kızcağızda, sorma gitsin! Sonrasında Aliciğim, Zeynepin inek sağışnı bir görsen, bütün köye nam salmış! Köylü hep onun inek sağmasına hayran. Gencecik kızlar, Zeynepin inek sağma biçimini görebilmek için sabahın köründe, Zeynepin ahırının önünde sıraya diziliyorlar! Şimdi demem o ki, Zeynepi sana alalım oğul!

Ali şaşkındır; fakat anasının ısrar ve duygularına dayanamaz ve Zeyneple evlenir.

Gerdek gecesi gelip çatar. İkisi gerdeğe girerler. Ali, edebiyatçıdır ya, bildiği aşk şiirlerini, Zeynepin karşısına geçerek okumaya başlar. Bazen de bir dizini yere koyarak Gelin Hanıma serenatlar okur. Hele Fuzuliden bir beyit okuyuşu var ki, odada yankılanır olmuş:
Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacından tabib/ Kılma derman kim, helâkim zehr-i dermanındadır.
Zeynep hayretler içinde Aliye bakar durur. Ali serenatlarını sıklaştırdıkça, Zeynepin canı sıkılır ve patlar:
Ali, haydi ne yapacaksan yap artık; ben yarın sabah erkenden kalkıp inek sağacağım!..
Evlilikte denkliğin (küfüv) önemi saymakla bitmez. Bu aynı zamanda Peygamberimizin de bir uyarısıdır. Denklik derken, kültürel, ekonomik, sosyal; hatta siyasal bakış açılarının çok zıt yerlerde olmaması gerekmektedir. Yoksa çatışma kaçınılmazdır.

 

Sadece güzelliğin öne çıktığı evliliklere şehvet evliliği desek yanılmış olmayız. Böylesi durumlarda ilk altı ayda aile çatırdar ve sonra devam etse de yaralı bir biçimde varlığını sürdürebilir; çünkü şehvet kalkışmaları hazza dayanır, bunun da ömrü uzun değildir.
"Bataklıkta büyüyen gülden sakının" buyuruyor, Peygamberimiz (A.S). Bunun açılımını da şöyle yapıyor:  Kötü bir aile içerisinde, iyi bir eğitim almadan büyüyen güzel kız.Hepimiz yakın çevremizi biliyoruz, nice bunalımlar, kavgalar, ayrılıklar yaşanmaktadır. Başta canlarını ortaya koyanlar, birbirlerine canlarını sunanlar, kısa zaman sonra birbirlerine kurşun sıkmaya başlıyorlar. Terbiyenin önemi tartışılmazdır. Terbiye, Rabbin insanda tecellisidir. Bunun kendisinde gerçekleşmediği insan, kısa zaman sonra dünyanın en çirkini, en çekilmezi konumuna gelir.

 

"Boyca, yaşça, malca, soyca sizden düşük olanı tercih edin." diyor Peygamberimiz, erkeklere. Bir evin içerisinde iki insan varsa, orada kavga eksik olmaz. 'Karı-koca'yı teke indirmek ve 'burada bir aile var' demek en doğru olanıdır. Kadın, çayın içindeki şeker gibi olmalı, gözükmemeli, fakat hayatı o tatlandırmalıdır. "Benim ekonomik bağımsızlığım var, benim cüzdanım ayrıdır." derseniz, bir otelin odasında iki ayrı yabancı gibi hayat ı geçirirsiniz ve kavganız da eksik olmaz.
Kadın- erkek mıknatıs gibi birbirlerini çekmeli, itmemelidir. Ne var ki aşk değil de şehvet evliliği yapanlar, birbirlerini değil, kendi nefislerini, kabaran şehvetlerini sevdiklerinden, sonradan birbirlerini iterek hayatı ıskalıyorlar. Nefs çekicileri nerede varsa, onları nerelerde bulurlarsa o tarafa doğru meylediyorlar. Bu, aslında, ruh terbiyesine erememiş olanların kaçınılmaz sonucudur. Zihin hicretini gerçekleştiremeyenler, eşya değişikliği, mekân değişikliğiyle mutlu olacaklarını sanıyorlar. Bunun sonucunda da sert kayaya toslayarak yaralanıyorlar.
Oysa aşk, vahyin emzirdiği çocuğun adıdır; şehvetse, şeytanın kırbacının nefsi büyülemesidir. Biri ebediyete götürür, mutlu eder, diğeri bataklıkta boğar.

 İsa GENEL: Evlilikleri Gerçekten İyi Değerlendirmek Gerekli. Hem Maddi Hem Manevi Hem de İmani Yönden...
Günümüz Dünyasında Hocamız Sadece Bir Boyutu İle Değerlendiriyor İken Bir de Evlilik Öncesi Ayaklar Altına Alınan Durumlar Söz Konusu... Bu Durum da Yeni Akit Gazetesi Okur Postası Bölümünde MANİSA'dan İsmail AYBEY Bir Kısmına Çok Güzel Deginmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder